Nerede kalmıştık en son? Söz verdiğim üzere Hande ile Mehmet’in ilk sayfalarına gidecektik. Tanışıklıkları köy komşuluğuna dayanan Hande ile Mehmet evleneni bir sene kadar oluyor. Hande lise, Mehmet de Turizm’den mezun.
Ne kadar şehir hayatıyla aynı görünse de kız isteme, söz, nişan, kına gecesi gibi seremoniler köyde çok daha keskin bir şekilde önemseniyor ve yerine getiriliyor. Gelin bu törenlere biraz daha yakından bakalım.
İki tarafın da rızası olduğuna karar verildikten sonra, kız evine haber gönderilir ve baklavası, çiçeği alınıp kız istemek üzere yola çıkılır. Havadan sudan konuşulduktan sonra hepimizin bildiği şu meşhur cümleye gelir vakit. “Allahın emri, Peygamberin kavliyle kızınız Hande’yi, oğlumuz Mehmet’e istiyoruz.” Adettenmiş, öyle hemen olur verilmez. “Önce bir düşünelim, biz size haber veririz.” Tarzından cümlelerle kız evi kendini naza çeker. Oğlan evi de “Yeter düşündüğünüz, kaç yıldır tanışan aileleriz.” Der ve karar kızın büyüklerinden baba, amca yahut dayı tarafından açıklanır.
Aile arasında gerçekleştirilen kız isteme töreni bittikten sonra, sıra gelir söz kesmeye. Kız isteme ve sözün aksine, nişan bütün köy ahalisiyle birlikte yapılır. Köylülerin dilinde “nişana kalkılmadan” önce, gelin, kayınpeder, valide ve kızın anne ablasıyla çarşıya çıkılır. Nişan masrafları oğlan ailesi tarafından karşılanır. Yemekler pişirilir, hazırlıklar tamamlanır. Erkek tarafının en yaşlısı kurdeleyi keser ve söz yüzüklerini takar.
Gelelim kına gecesine… Oğlan evinin üstü kırmızı renkte pullarla işlenmiş tülle kapattığı ve içine kına koyduğu büyükçe tepsiyi, damadın arkadaşları gelin evine getirirler. Gelin odanın ortasına oturtulur, yüzü örtülür. Geline elini açması söylenir fakat adet gereği, gelin elini kayınvalidesi altın çıkarana kadar açmaz. Daha sonra avucuna yakılan kına üzerine altın konulur. Bu sırada da bahçede silahlarla, çalgılarla erkek kınası yapılır.
Bir sonraki yazımda düğünü anlatmak üzere cümlemi burada noktalıyor, aşağıya kına gecesinden videolar bırakıyorum. Keyifli seyirler…